Muğla’lı Halil Efe, hayatını, iki yakışıklı oğlunun çok iyi eğitim alıp, vatana, millete hayırlı birer evlat olarak yetişmesine adamıştır. Oğlanlar
Üniversiteden mezun olacaklar, babalarının geniş topraklarında ziraat mühendisliği yapacaklar, Halil Efe ve oğullarının anası Feraye de bu yaştan sonra artık mutlu mesut bir köşeye çekilip çocuklarının mürüvvetini göreceklerdir. Oğlanlar da doğrusu İstanbul’da sıkı çalışmakta, babalarının yüzünü kara çıkarmamak için gece gündüz ders kitaplarının başından kalkmamakta, ter dökmektedirler. Bu arada elbette, harçlıkları eksik edilmemekte, derslerinden başka bir şeye kafalarını takmamaları için Muğla’dan İstanbul’a para akmaktadır.
Muğla’nın Beşparmak köyünde durum böyleyken, İstanbul’da ise durum hayli farklıdır .. Ders kitaplarının arasında kaybolması gereken iki oğlan, Murat ve Güven, barlarda, rock müzik içinde kaybolmaya tercih etmektedirler. Aslında oğlanların ikisi de kurdukları bir rock grubunda çalışmakta, baba parasıyla müzik yapmaktadırlar. Üniversite mi? O ne? Dersler filan? Hak getire! .. Gençtirler, delikanlıdırlar, başlarında kavak yelleri esmektedir. Halil Efenin durumu öğrenmesinden başka korktukları hiçbir şey yoktur. Elbette, babalarının esirgemediği harçlıklarından başka da kaybedecekleri hiç bir şey de yoktur. Ama bu “hiçbir şey” aslında onlar için neredeyse her şeydir. Aksi halde cep delik, cepken delik kalıverirler koca şahrin ortasında..
Ama bir gün… Bir gün Halil efe gerçeği öğrenir. Dünyası yıkılır ve oğlanların da dünyasını yıkmak ve onlara köyde yeni ama zor bir dünya kurmak için İstanbul’a hareket eder.