Yedi kuşaktan beri Kapadokya bölgesinde şaşalı bir hayat süren Bağcıoğlu sülalesinin son temsilcisi, Son Ağası Salim Ağanın kaderi abisinin zamansız ölümü ile bir anda sekteye uğrar. Yengesi üç erkek evlatla dul kalınca, anası Halise oğlu Salim ile gelini Hacer’in evlenmesini uygun bulur. Bu sayede hem Hacer’i, hem çocukları kanatları altında tutacaklarına inanır Halise nene!
Bu evlilik yıllar yılı kâğıt üzerinde devam eder. Gün gelir çocuklar büyür, mecburiyetler ortadan kalkar ve Hacer ile Salim Ağa güle oynaya boşanırlar! Salim Ağa artık özgür bir erkektir ama orta yaşına da merdiven dayamıştır.
Tek bir hedefi vardır, âşık olacağı kızı tez vakitte bulmak ve onunla evlenip çoluk çocuğa karışmak!
Bu dileği hemen yerine geliverir! Rüyalarını süsleyen Gülümser’i görür görmez âşık olur Son Ağamız! Ama baltayı taşa vurmuştur! Gülümser, Salim Ağa’nın ailesinin nesillerdir rakibi olan, bin bir türlü husumet yaşadıkları Çıkrıkçıoğlu ailesinin kızıdır! Yıllar sonra baba evine, nişanlısı ile birlikte dönmüştür kız! Salim Ağa aşkının peşinden koşmaya kararlı ama Gülümser’e kavuşması Ferhat’ın Şirin’e kavuşmasından daha da zor! Bir yanda yeğenlerinin bitmek tükenmek bilmez sorunları; öte yanda Çıkrıkçıoğlu ailesinin araya koyduğu engeller! Bunlar da yetmezmiş gibi, Salim Ağanın ekonomik gücüde giderek zayıflamaktadır. Borçlar, harçlar kapılarında dağ olmuştur. Salim Ağa ile Gülümser bütün bu imkânsızlıkların ortasında aşklarını yaşamaya çalışırken, etraflarındakiler de onları birbirlerinden ayırmak için yapmadıklarını bırakmazlar.